Hakımızda

Ben Kafkasya’da doğma bir Avci Aylesinin oğluyum. Babama ait çift namlulu Tüfeği ile büyüdüm. Babamın evde olmadığı zamlarda o çifteyi çok sık alırdım, ve hayatı balık avlamadan köpeksiz ve avsız hayal edemezdim. Benim anılarım Dağlarla, olgunlaşmış yabani gül çalıları ile, bir yığın Mantarlarla, sıcak günlerde kaynağın soğuk suları ve yaban domuzu kovalayan tazıların Havlama çınlamaları ile bağlı.

1991’de atalarımın toprağı Almanya’ya göç ettiğimizde Hayatıma sıfırdan başladım, uzun zaman gamsız çocukluk zamanlarımı hüzünle hatırladım: dağları, ormanı, ateşlenmiş kovan kokusunu, hızlı akan nehri Sulak ve tabi ki av köpeklerini.

Yıllar geçiyordu. Hazırlık kurslarının, o uzun dokuz ayın sonu yaklaştı, Eşim ve bana o kadar uzun gelmişti o aylar sanki sonsuz. Başarı ile verdik sınavlarımızı ve av Ruhsatlarımızı aldık. Başta kendi köpeğimiz olmadan avlanıyorduk, ve uygun her yönlü köpek arıyorduk, veya Almanca söylendiği gibi «üniversal» köpek, öyle köpek ki, atışa «kadar» aynı zamanda da atışitan «sonra» da çalışabilsin, vahşi, tırnaklı ve kanatlı hayvanları takip etsin. Öyle ki köpek sadece tilki ve rakun ile başa çıkması gerekirdi, sadece zarif olması ve tabi ki çocuklarla iyi geçinmesi gerekiyordu, yani tüm olaylara uygun olması gerekiyordu.

Bu yüzden Alman Kurzhaar’ı seçmemiz bir mucize değildir,
ve o bizim aylemizin beşinci üyesi oldu.

Peki Siz Sizin kurzhaar’a nasıl ulaştınız?